Haberler (61)
Yerel seçimler sonrası bana tevdi edilen görev için tercih ve teveccühlerini esirgemeyen tüm hemşehrilerimize teşekkür ederim.
Ali EROĞLU
Küçükmuhsine Mahellesi Muhtarı
31 Mart Yerel seçimleri sonucunda mahallemizin yeni muhtarı Ali EROĞLU olmuştur Kendisine görevinde başarılar diler hayırlı hizmetler yapmasını temenni ederiz.
Muhtar Mustafa ÇEVİKKOL, Mevlid Kandili nedeniyle bir kutlama mesajı yayınladı.
Muhtar Mustafa ÇEVİKKOL, yayınladığı mesaj da;“Peygamberimizin doğum günü olan Mevlid Kandili’ne kavuşmanın sevincini yaşıyoruz. Bu günün tüm hemşehrilerimiz için hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Birbirimizi sevmeyi, doğruluğu, hoşgörüyü, şefkat ve merhameti Peygamber efendimizin sünnetleriyle öğrenerek nesiller boyu devam ettirdik. Peygamber sevgisi ve inancımızın gücü milletimizin gönlünde yaşadıkça geleceğimizden daha umutlu olacağız” dedi.
Sevgili Peygamberimizin dünyayı şereflendirmesinin yıldönümü olan Mevlid kandilinin bütün insanlığa rahmet ve huzur getirmesini Allah'tan niyaz eder, hemşehrilerimizin ve bütün İslam âleminin Mevlid Kandilini tebrik ederim” dedi.
Köyümüz gençlerinden Niyazi oğlu Bahri Ergun, Nuri oğlu İsmail Altundeğer, İbrahim oğlu Özkan Günarslan Askere gideceklerdir. 27/10/2018 Cumartesi akşam köyümüzde Asker Çetneviri vardır Tüm hemşerilerimiz davetlidir.
Saat: 19:00- 23:59
Küçükmuhsine Mahalle Muhtarı Mustafa Çevikkol, Ramazan Bayramı dolayısıyla bir kutlama mesajı yayınladı. Muhtar Çevikkol mesajında, “Rahmet ve bereket ayı olan Ramazan ayının sonunda bayrama kavuşmanın sevincini yaşıyoruz. Huzurun ve hoşgörünün başkenti Konya’da Ramazan ayını kardeşlik ve beraberlik duyguları içerisinde geçirdik. Ramazan Ayı’nın hepimizde güçlendirdiği manevi anlayış sayesinde, ihtiyaç sahiplerinin yanında olmanın sevincini, iftar sofralarını paylaşmanın mutluluğunu, bizi birbirimize yakınlaştıran sevgi, dostluk ve kardeşlik gibi bağları daha güçlü duygularla yaşadık" dedi.
Muhtar Çevikkol, Cenabı Allah, yine huzur içinde bizleri sevdiklerimizle birlikte nice bayramlara ulaştırmayı nasip etsin. Bu duygu ve düşüncelerle tüm hemşehrilerimizin bayramını tebrik eder, bayramın şehrimiz, ülkemiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını dilerim” dedi.
Bu sene derneğimizin ilkini yapmış olduğumuz iftar programımı yerel basında yer aldı. İftarımıza maddi manevi destek veren herkese teşekkür ederiz.
Üç ayların manevi değeri yüksek, önemli gecelerle taçlandığını belirten Mahalle Muhtarımız Mustafa Çevikkol, “Miraç kandili nedeniyle yayınladığı mesajında “Miraç, insanın manevi yükselişini, çıkışını, Allah’ın kullarına sunduğu lütuf ve hikmeti ifade eder. Miraç; Peygamberimizin Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya, oradan semaya kutsal yolculuğu, yükselişidir. İçinde, inananlar için müjde, hikmet, lütuf, aşk olan isra ve miraçla Allah insanlara ulvi mesajlar vermiştir. Allah’ın peygamberimize ve ümmetine sunduğu manevi bir lütuf olan miraç ile verdiği mesajın muhatabı olarak, sorumluluklarımızı her zaman hatırlamalı ve miracı ruhumuzla, kalbimizle, bedenimizle yaşamalıyız. Miracın anlam ve taşıdığı evrensel mesajlar üzerinde yeniden düşünerek kutlu yolculuğun manevi dünyayı aydınlatmasını sağlamalıyız” dedi.
Bu anlamlı gecede dünya mazlumlarının da unutulmaması gerektiğini söyleyen Çevikkol, “Bu vesile ile Miraç Kandili’nin bütün insanlığa rahmet ve huzur getirmesini diler, hemşehrilerimizin ve bütün İslam âleminin Miraç Kandili’ni kutlarım” dedi.
Küçükmuhsine Mahalle Muhtarı Mustafa Çevikkol, Regaib Kandili münasebetiyle yayınladığı mesajında üç ayların bütün insanlığa rahmet ve huzur getirmesini diledi.
Üç ayların müjdecisi olan Regaib Kandiline kavuşmanın mutluluğunu yaşıyoruz diyen Muhtar Çevikkol, mübarek gün ve gecelerin birlik, beraberlik ve dayanışma için değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Muhtar Çevikkol, “Regaib kelimesi bolluk, bereket, fazilet anlamına gelir. Bu gece Allah’ın lütuflarının bol bol verildiği bir gecedir ve üç ayların ilk kandil gecesidir. Üç ayların içinde bulunan kandil geceleri af ve mağfiret geceleri olmakla beraber akraba, komşu ve dostlarla olan ilişkilerin tekrar gözden geçirilmesi, küskünlüklerin unutulması için önemli bir fırsattır” dedi.
Muhtar Çevikkol,“ Regaib Kandili, Allah’ın insanlara lütuf ve inayetinin bol bol ihsan edildiği özel gecelerden biridir. Bütün İslam âlemi için iyi bir fırsat olan bu geceleri çok iyi değerlendirmeliyiz. Bu mübarek günleri fırsat bilerek; sevgi, saygı ve hoşgörü ortamının kurulmasına, birlik, beraberlik ve kardeşlik bağlarının güçlenmesine gayret göstermeliyiz” dedi.
Rahmet, feyiz ve bereket kapılarının ardına kadar açıldığı 3 ayların duaların kabul olduğu bereketli bir zaman dilimi olduğunu ifade eden Muhtar Çevikkol, Regaib Kandilinin bütün insanlığa rahmet ve huzur getirmesini diliyor, bu vesile ile hemşehrilerimizin ve bütün İslam âleminin Regaib Kandili’ni tebrik ediyorum" dedi.
300 KOYUN PROJESİ BAŞVURULARI BAŞLADI...
KİMLER BAŞVURU YAPABİLİR VE NASIL BAŞVURU YAPILACAĞI AŞAĞIDAKİ GİBİDİR.
Başvurular: https://300koyun.tigem.gov.tr/Logon/Index?ReturnUrl=%2f linkine tıklayarak yapabilirsiniz.
BAŞVURU SÜRECİ ŞÖYLE İŞLEYECEK
1.Oluşturulacak web sitesinde müracaat şartları ve başvuru kriterlerinin yayınlanması,
2.Elektronik ortamda yetiştiricilerin ön başvurularının belgeleriyle alınması,
3.Başvuruların TİGEM tarafından değerlendirilmesi,
4.TİGEM tarafından başvuruları kabul edilen yetiştiricilerin Ziraat Bankası tarafından değerlendirilmesi,
5.Kazananların duyrulması,
6.Kredisi onaylanan yetiştiriciler ile Ziraat Bankası ve TİGEM arasında sözleşmelerin imzalanması.
7.Hayvanların temini ve teslim edilmesi,
8.Teslim edilen hayvanların İl/İlçe Müdürlükleri tarafından aşılama ve küpelenmesinin ücretsiz olarak yapılması,
9.Yetiştiriciye bakım giderleri ve sigorta bedeli için avans verilmesi,
10.Doğacak dişi kuzular için TİGEM tarafından yetiştiriciye alım garantisi verilmesi,
11.Alınacak dişi kuzuların Bakanlığın diğer projelerinde değerlendirilmesi.
KİMLER YARARLANABİLECEK?
300 koyun projesinden yararlanacaklarda şu kriterler aranacak.
1) Üretim yapacağı yerin mera alanı,
2) Kaba yem üretebilirliği,
3) Hayvan varlığı,
4) Cinsiyet ve yaşı (Genç çiftçi olması önemlidir),
5) Hayvan barınağına sahip olması,
6) Halen hayvancılıkla uğraşıyor olması gibi kriterler göz önüne alınacak.
Dahası...
20 Ocak 2018 Cumartesi günü Saat 18:00-23.59 arası HASAN ODABAŞI oğlu İSMAİL FURKAN ODABAŞI’nın Asker Çetneviri vardır. Tüm hemşerilerimiz davetlidir.
Yer: Piri Reis İlkokulu
Hocacihan Mah. Şemdiller Sok. No :19
İletişim:
Hasan odabaşı (Babası) :0533 567 19 92
İsmail Furkan Odabaşı (Asker) : 0507 065 70 19
Konya Şer'iye Sicili
148 Numaralı Defter
Barış SARIKÖSE
1847-1848 arası bizim köyümüzden alınan vergiler ve kişiler....
Sayfa 228
Karye-i Kiçimusla
Sınıf-ı evvel
No - Kişi - Vergi
1. İhtiyar Mevlud 140 (Bakkalgil sülalesi köyde Kel Mevlüt olarak bilinirmiş)
2 Kolsuz oğlu Mehmed 140 (Hökkamgil yani Ersoy sülalesi)
3. Tin Ahmed'in Hasan 140
Sınıf-ı sani
No - Kişi - Vergi
1. Odabaşının oğlu Memiş 100
2. Redif İbrahim 100
3. İsa oğlu İbrahim 100 (Esoğlu sülalesiymiş yani Uncular Evcimenler)
4. Kasalak Hasan'ın oğlu Ömer 100
5. Bıyıklının uşakları Hasan ve Hüseyin 100 (Koca Hasanlar)
6. Bekir Beşe'nin uşakları Ahmed ve İbrahim 100
7. Kara beldebirin oğlu Mehmed 100 (Eski lakapları Uzunoğlangil şimdiki lakapları da Kara Bekirler)
Sınıf-ı salis
No - Kişi - Vergi
1. Kömürcü oğlu Osman 80
2. Koksuz oğlu İbrahim 80
3. Hacı Sait Efendi'nin oğlu Mehmed 80 (Uğurlu ve Günkon aileleri)
4. Kara Mustafa 80
5. Boz Ömer'ın Musa 80 (Akkuşlar Mustagil ve Çil Kamilgilin bulunduğu sülalesinin dedeleri)
Sınıf-ı rabi
No - Kişi - Vergi
1. Kel İsmail'in Hüseyin 65
2. Kör Osman oğlu Mustafa 65
3. Arcı Hasan 65
4. Arcı İsa 65
5. Zeybek Mehmed 65 ( Zeybek Mustafa babamın dedesi. Rüşti Altundeğer)
6. Coy Hasan 65
7. Köle Musa 65
8. Hacı Mehmed 65
9. Küçük Hasan 65
10. Yusuf'un İbrahim 65
11. Karakülah oğlu Ömer 65
12. Ar Ali oğlu Hüseyin 65
13. Deli Ömer 65 (Hıfsılar)
14. Sarı Veli 65
15. Molla İsmail 65 (Mor İsmail Sülalesi)
16. Bacının oğlu Ali 65
17. Köse Mehmed 65
18. Karaca Ömer 65
19. Kel Ömer'in Hasan 65
Sınıf-ı hamis
No - Kişi - Vergi
1. Çatkafa'nın oğlu Mehmed 53
2. Küçük Mehmed 53
3. Hacı Ömer 53
4. Zeybek İsmail 53
5. Bak İsmail 53
6. Dede Musa 53
7. Tuman oğlu Osman 53
8. Topal Bekir'in Hüseyin 53
9. Derviş Ahmed 53
10. Kara İsmail 53
11. Kel Ömer'ın Ali 53
12. Hacı'nın oğlu Hüseyin 53
Sınıf-ı sadis
No - Kişi - Vergi
1. Conbul Ahmed 41
(Fadim nenemin (Fatma Gülboy rahmetli) annesi Ayşe'nin ilk eşiymiş ve çocukları yaşamamış. Cömbül Ahmet ölünce Halil İbrahim dedemizle evlenmiş Ayşe Ninemiz. Bu evlilikten Fadim nenem ve diğer kardeşleri Hatice (Hatış) Teyzem ve Hasan Başkaya dayım (Taşkaya Hasan) doğmuş. Annemgile nenem bu şekilde anlatırmış. Muhammed Abdullah Keskin)
2. Urlu Hasan 41
3. Kara Mehmed oğlu Mehmed 41
4. Köse Hasan 41
5. Paş Hüseyin 41
6. Deli Hasan 41
7. Felli Ömer'ın oğlu Osman 41
8. Bayrakdar oğlu Süleyman 41
9. Savarının oğlu Mehmed 41
10. Koca Mustafa 41
11. Cin Hasan 41
12. Gölgeci Ömer 41
13. Sağıllı Süleyman 41
14. Karacanın oğlu Osman 41
15. Hacı'nın oğlu Ali 41
16. Derbentli Ali 41
17. Akvalının oğlu İbrahim 41
18. Ahmed'in oğlu Ömer 41
Sınıf-ı sabi
No - Kişi - Vergi
1. Keleş Ali'nin oğlu Hüseyin 27
2. Kokucunun Kel oğlu Mehmed 27
3. Mücrim Ahmed 27
4. Eskicinin oğlu Mustafa 27
5. Deli Veli'nin oğlu Hüseyin 27
6. Kelle Süleyman 27
7. Mancı Hüseyin 27
8. Imamlıkeyfin Hüseyin 27
9. Ali'nin oğlu Hüseyin 27
Not1: Parantez içindeki açıklamalar köyümüzden kişilerin tahminleri veya bildikleridir. Bir çoğu Hamdi PAKYÜREK'ten öğrenilmiştir.
Not2: Benim sülalem niye yok bu listede diyenler vardır. Osmanlı vergi sisteminde muaflar olarak bir kalem var. Bunlar imam, müezzin, şeyh, asker, elinde vergi muafiyeti fermanı olarlar ve mal varlığı olmayanlar.
BACIYAN-I RUM'DAN GÜNÜMÜZE •• TÜRK KADlNININ İKTİSADİ HAYATTAKİ YERİ
Yazan Super UserBACIYAN-I RÜM'DAN GÜNÜMÜZE TÜRK KADlNININ İKTİSADİ HAYATTAKİ YERİ
Dr. Yasemin Tümer ERDEM
Halime YİGİT
İstanbul Ticaret Odası Yayınları
Şehirlerden köylere ve uç bölgelere yayılmaya başlayan el sanatları ve halıcılık zamanla kadınlar arasında büyük gelişme gösterir. Konya'daki iki köyden bahsetmek konuya biraz açıklık getirecektir. Konya'ya 2.0 kilometre uzaklıktaki Ulumuhsine ve Kiçimuhsine adlı iki köy kendine özgü halı model ve motifleriyle bilinir. İki kız kardeşin ismini taşıyan köylerin halkı, düşmandan kaçan iki kardeşin önce bu bölgedeki mağaralarda yaşadığını ve sonra yaşadıkları köyleri kurduklarına inanmaktadır. 44 Yine Konya'da adını Ahi Başara'dan alan Başara köyü de halılarındaki farklı desenlerle övülür. Ahi ve Bacıların birlikteliği düşünüldüğünde bu halıların Bacıların el emeği olduğu sonucu çıkarılabilir .
Bacıların çalışkanlıklarıyla Anadolu'da el sanatlarının öğrenilmesine ve geliştirilmesine, iktisadi hayatın canlanmasına katkıda bulunduğu ve yeni iş sahaları oluşturarak girişimci kadınların önünü açtığı aşikardır. Anadolu kadınındaki bu
girişimci ruh günümüzde de kendini göstermektedir.
Fatma Bacı ve Bacıyân-ı Rum
(Anadolu Bacılar Teşkilatı)
Prof dr. Mikâil BAYRAM
2008
Bugün Konya'nın 40 km. kadar kuzeyinde Başara adlı bir köy vardır ve bu köyde menşei tarihin derinliklerine uzanan ve belli bir desen ve motif üzerinde dokunan halılar günümüze kadar devam etmiştir. Bu halılar dokundukları köye izafeten "Başara Halısı" diye bilinirler. Bu koy adını Ahi Başara'dan almıştır. Ahi Başara ise Ahi Türk'ün kardeşi yani Mevlana'nın dostu Hüsameddin Çelebi'nin amcasıdır. Ahi şecere-namelerinde adı geçer. Eflaki’de, Menakıb'ül-Arifininde ondan bahsetmiştir. Önceleri Konya'da yaşıyorken daha sonra Moğolların zulmünden kaçarak bu köye yerleşmiştir. Bacıların Ahilerle ilgisi göz önünde bulundurulursa Başara halılarının bu köye yerleşen Ahilerin kız ve hanımlarına yani Bacı Teşkilatı üyelerine dayandığı söylenebilir. Anadolu'nun muhtelif yörelerinde tanınan halı modellerinin menşeine bu metotla yaklaşılabileceği inancımızı da burada belirtmiş olalım.
Gene Konya’nın 20 Km. kuzey istikametinde Ulumuhsine ve Kicimuhsine adlarında yan yana iki köy var. Bu köylerin Selçuklular zamanına uzanan bir geçmişi var. Bu iki köyde de, bu iki köye has halı ve cicim model ve motifleri meşhurdur. Bilindiği gibi Muhsine kadın ismidir. Bu iki köyde dokunan halı ve Cicimlerin menşei de bu köylere adlarını veren Ulu Muhsine ve Kiçi Muhsine adlı Bacılara dayanmaktadır. Nitekim bu köyün halkı Kiçi Muhsine ve Ulu Muhsine'nin iki kardeş olduklarına düşmandan kaçıp bu köylerdeki mağaralara saklandıklarına ve bu iki köyün adı geçen iki kardeş tarafından kurulduğuna inanmaktadırlar. Bu düşman da şüphesiz Moğol iktidarı olmalıdır. Bu iki köyde dokunan halı ve cicimlerin üzerinde araştırma yapan Belkıs Acar Hanım da Kiçimuhsine köyünde dokunan halı ve kilimlerin bir menşe'e dayandığına inanmakta, bir tarikat lideri tarafından bu halı ve cicim modellerinin buraya getirilmiş olabileceği ihtimali üzerinde durmaktadır ki, doğru bir tahmin yürüttüğü söylenebilir.
XVI . yüzyı
Koy isimleri üzerinde yapılan inceleme de köylerin oluşumu hakkında bilgi vermektedir. Bölgede her ne kadar Türk devri öncesine ait yerleşim kalıntıları bulunsa da Türkiye Selçuklularının bölgeyi iskan ettikleri dönemlerde bölgedeki köyler eski sakinleri tarafından terk edilmiş olmalı. Osmanlıya devr eden
köylerin neredeyse tamamı Türkçe isimli köylerdir.
Tablo 1: Kadim Köyler ve Türk Devri Köyleri (1500-1583)
Sudiremi Nahiyesinde sadece bir zaviyeye rastlanmıştır (Başara köyünde Şeyh İsrail Zaviyesi). Bunda bölgenin dağlık ve Konya gibi büyük bir şehre yakınlığı etkili olmuş olabilir. Fakat daha doğru olanı galiba bölgenin Selçuklu hükümdarları tarafından iskan edilmesiyle ilgili olmalıdır. Yukarıda da değinildiği üzere Bizans Devletinin son asırlarında, bilhassa Türk göçleri esnasında, iskan politikalarında gevşemeler olmuş, kırsal kesimde yaşayan ve ziraatçilik yapan Hıristiyan halkın büyük ekseriyeti köylerini terk ederek şehirlere göçmüş olduğundan onlardan boşalan alanlara veya civarlarına yeni gelen Türk aşiretleri yerleştirilmiştir.
Bölgedeki yeni koy isimleri bunu doğrular niteliktedir. Belirtildiği gibi koy isimlerinin ağırlıklı olarak Türkçe olması, bunlar arasında şahıs isimlerine rastlanması aşiret yerleşmelerini çağrıştırmaktadır.
Tablo 2: İskan-Vakıf İlişkisi (1500)
Demografi
Bölge nüfusu, öncelikle dini aidiyet olmak üzere imtiyaz ya da muafiyet, üreticilik gibi farklı acılardan ele alınıp, değerlendirilebilir.
Dini aidiyet acısından ele alındığında Sudiremi Nahiyesi, Konya Kazası’na bağlı diğer nahiyelerden tamamen farklı bir durum arz etmektedir. Diğer nahiyelerin hepsinde Hıristiyanların yoğun şekilde veya az sayıda yaşadığı köyler varken, Sudiremi Nahiyesi köylerinin tamamında bütün asır boyunca sadece Müslümanlar yaşamaktadır. Hıristiyan nüfusun yaşadığı tek koy Sille’dir. Yukarıda da belirtildiği üzere Sille, XVI. yüzyılda Sudiremi Nahiyesine bağlı değildir.
Tablo 3: Sudiremi Nahiyesinin Nüfusu 1500-1583
Tahmini nüfus hesabı hane x 5 + caba formülü ile yapılmıştır.
Sudiremi Nahiyesi köylerinden Bulamas, Çukurçimen ve Enbelus (?) 1583 tahririnde yer almaz. Bunlardan Enbelus çok küçük bir köy olduğundan halkı dağılıp hali kalmış olmalıdır. Fakat diğer iki köy büyük köylerdendir, dağılmasından ziyade bir başka nahiyeye bağlandıklarını öngörmek gerekir. Malas ilk iki dönemde hiç yokken 1539’da nüfusu olan bir mezra, 1583’de de köy konumundadır. Munayim ise sadece 1583 tahririnde yer alan bir köydür. Öncesinde mezra durumundadır.
Nahiyenin en büyük, bir başka deyişle en kalabalık, köyleri Başara, Bulamas, Salahaddin, Bağlukutlu, Bilacik, Saraycık, Celtek’tir. Bu özelliklerini bütün asır boyunca korumuşlardır.
Demografik acıdan üzerinde durulması gereken önemli bir husus da muaflardır. Bilindiği üzere Osmanlı Devleti’nde üç temel vergi vardır. Bunlar Şer’i vergiler, Örfi vergiler ve Avarız vergisidir. Her birinin alt kademesi denilebilecek birçok çeşidi vardır. Devlet halka vergi yüklerken çeşitli esasları göz önünde bulundurmaktadır. Herkesi aynı şekilde vergilendirmediği gibi bazı hallerde, önceden bilinen veya bazı şeylerin gerçekleşmesine bağlı olarak vergi muafiyetleri de sağlamaktadır. Osmanlı Devleti için muafiyetin ilk kademesi avarız vergisidir. Duruma göre ikinci kademe olarak örfi vergilerden ve son aşama olarak öşürden de muafiyet tanıyabilir. Muafiyetten yararlandırılanlar da oldukça çeşitlidir. Devlet hizmetinde olan ve askeri olarak tanımlanan devlet görevlileri dışında reaya statüsünde olanların muaf olabilmeleri ancak belirli şartlarda mümkün olabilmektedir. Yaşlılık, sakatlık, sürekli hastalık, amalık gibi bedeni kusurlar, imam, şeyh, zaviyedar, seyyid, suleha gibi halk önderi konumunda bulunan saygınlık taşıyan insanlar ve kamu yararına olacak hizmetlerde bulunanlar ki mesela köprü yapmak, yol açmak gibi ilk akla gelen muaflardır. Şüphesiz muafiyet sebepleri ve muaflar tek tek ele alınıp ayrıntılı şekilde değerlendirilebilir fakat bu çalışmanın amacı dışında olduğundan bu kadarıyla yetinilmiştir. XVI. yüzyıl için Sudiremi Nahiyesi köylerindeki muaflar tespit edilirken bedeni noksanlıklara veya yaşlılığa bağlı muaflar ile halk acısından önemli konumda olan ve bir bakıma gönüllü olarak halkın eğitimini üstlenmiş olduklarını söyleyebileceğimiz imam, şeyh, derviş gibi unsurlar dikkate alınmıştır. XVI. yüzyıl boyunca Sudiremi Nahiyesi’ne bağlı köylerin sayısı neredeyse hiç değişmemiştir. Dönemlere göre bazı köyler boşalıp hali olurken, bazı mezralar köyleşerek onların yerini almıştır. Bu yüzden yüzyıl boyunca nahiyenin koy sayısı hep 19-20 olarak tespit edilmiştir. Aşağıdaki tabloda yıllara göre muafların sayısı verilmiştir. Burada dikkati çeken husus her köyde imam olmayışıdır. İmam sayısının en fazla olduğu dönem Yavuz Sultan Selim dönemidir; bu dönemde 20 koyun 16’sında imam bulunmaktadır. Asrın başında yani II. Bayezid döneminde 15, asrın sonunda (III. Murad devri) 13 imam vardır.
İmam sayısının en az olduğu dönem ise Kanuni Sultan Süleyman dönemidir. Bu dönemde sadece 5 imam tespit edilebilmiştir. Sıkça görülen bir diğer muaf gurubu da aşırı yaşlılık (pir-i fani) ve bedeni özrü bulunanlardır. Osmanlı Devleti insanları kaydederken vergi esasına göre kaydettiği için muafiyette de vergilendiremeyeceği insanları muaf tutmuştur. Bu gurup içerisinde en sık rastlanılan muafiyet pir-i fanilerdir. Yani üretim yapamayacak cağa gelmiş yaşlı erkekler. Pir-i fanilerin en çok görüldüğü dönem 18 kişi ile II. Bayezid dönemi, en az görüldüğü donem ise 1 kişi ile Kanuni dönemidir.
Yavuz Selim zamanında 4, III. Murad zamanında ise 7 pir-i fani kaydedilmiştir. Bedeni ozurluler genellikle a’ma, ma’lul, kut gibi isimlerle kaydedilirler.
Bu gurubun dönemlere dağılımı da pir-i fanilerle benzerlik göstermektedir. 1500’de 13, 1518’de 4, (1539’da yok) ve 1583’de 3 kişi.
Tablo 4: XVI. Yüzyılda Sudiremi Nahiyesi’nde Muaflar
Sonuç olarak şunları söylemek mümkündür: Sudiremi bölgesi Türk devri öncesinde de iskan izleri taşısa da ağırlıklı olarak Türkiye Selçukluları zamanında Türk aşiretleri ile iskan edilmiş olan Konya Kazasının en dağlık bölgesini oluşturmaktadır. Bu yüzden bölge nüfusunun tamamını Müslümanlar oluşturmaktadır.
XVI. yüzyıl boyunca hiçbir köyde Hıristiyan nüfus yoktur. Bölge nüfusu asrın başı ile sonu arasında artış yönünde bir farklılaşma gösterse de koy sayısı değişmemiş ve köylerde yaşayan nüfus da asrın ortalarına kadar hep durağan bir görüntü çizmiştir.
Harita 2: Sudiremi Nahiyesi Yerleşim Yerleri (1500-1583)
Bu haritada isimlerin yanındaki soru işareti olan yerler günümüzde bulunmayan yerleşim yerleridir. Tahminen Devletşah diye gösterilen yer bizim Doğlaşa diye bildiğimiz yer, Dilgömü ise Dilkimi olabilir.
Konya Merkezindeki Vakıflar
1- Mevlânâ Celaleddin Vakfı: Defterdeki ilk vakıf Mevlânâ’nın câmii ve türbesine aittir. Mutasarrıfı Mehmed Çelebi olup, bölgenin en fazla gelire sahip ikinci büyük vakfıdır. Yıllık toplam geliri 48.175 akçedir. Bunun 2.173 akçesi mütevellisine meşruttur. Gelir kalemleri şunlardır: Mescidlisalur, Ağaçlıafşar, Lobna (?), Keniseini, Kavak, Kayıöyüğü, Boyalı, Aydoğdu, Kiçimuhsine, Halilhacı, Kirbat, Başara, Filoros, Aymanos, Karaarslan, Monos, Yalman, Saraycuk,
Yendiğin ve Çavuş köyleri ile Ak-saray’a bağlı Mussibler, Taşpınar ve Salur; Hatunsaray’a bağlı Dolşah; Konya’ya bağlı Balıklağu, Hargele ve Karaciğan; Vilayet-i Said’e bağlı Tekürsatan mezraalarıyla yirmi yedi parça çeşitli yerlerdeki zeminden elde edilen öşür ve örfi ye gelirleri olup, toplamı 32.472 akçedir. Ayrıca iki hamamdan 3.053 akçe, yirmi dükkândan 712 akçe, yirmi altı bağdan 1.230 akçe, üç değirmenden 450 akçe, iki haneden 200 akçe, bir bostandan 1.500 akçe, nezir ve kurbandan 7.000 akçe, balık avcılarından 100 akçe, resm-i ağnam ve resm-i arusdan 1.000 akçe, mukataadan 458 akçedir (Vrk. 1b-4a).
Bu araştırmada gösteriyor ki köyümüz Mevlana Celaleddin Vakfı'na öşür ve örfi vergi vermektedir.
Konya'nın Fi Tarihi - 33
Mehmet GÜNDOĞDU
BEŞARE BEY KİMDİR?
Beşare Bey kimdir? Necidir? Bu soruların yanıtını tarihi belgelere dayanarak sayın Hasan Özönder veriyor. Saygıdeğer Hasan Özönder’in yazdığı ve 6.6.1998 tarihli Yeni Meram-Kırkambar sayfasında yayımladığım “Konya’nın Bir kültür Hazinesi: Başarakavak” başlıklı makalesinden yaptığım alıntılarla tarihi eşelemeyi sürdürüyorum.
“… Başara adını Beşare Bey’den almış. Beşare Bey, Selçuklu hükümdarı İzzettin Keykavus’un “Emir-i Ahur”u. En yakın adamlarından biri. Sır dostu. Görevi; sultanın, sarayın seçkin atlarını yetiştirmek. Bu, o zaman için sarayda çok önemli ve seçkin bir görev. Zeyneddin Beşare’de bu görevin en üst yetkilisi.
Konya başkent. Yabancı temsilciler, elçiler gelip gidiyor. Daha doğrusu sık sık geliyorlar, ama hemen gitmiyorlar. Bazı işleri bahane ederek başkent Konya’da birkaç gün daha kalmanın yollarını arıyorlardı. Maksat, acaba saraydan kendilerine o nadide atlardan biri armağan edilir mi diye. O yılların en seçkin, dünyada ünlü atları Konya’da yetiştiriliyor.
Beşara Bey, bu nadide atların en iyi şekilde yetiştirilebileceği yerler için Konya çevresini, tabiri caizse karış karış araştırmış. Yükseklik, hava, su, arazi gibi aranan vasıfları en iyi şekilde bugünkü Başarakavak’ın o zamanlar pek sakin olan arazisinde bulmuş. Çevrede az miktarda Hıristiyan halk var, iki de manastır. Derbent taraflarına uzanan bir de yol var. Her taraf yemyeşil, sulak mı sulak. Ama ıssız ve sakin. Göz alabildiğine yeşillik… Emir Beşare Bey burayı görünce, hemen karar veriyor. At tablalarını, çiftlik ve ahırlarını buraya yapıyor. Kararında ne kadar isabetli olduğu da, kısa bir süre sonra anlaşılıyor. Dünyanın en güzel, en dayanıklı, en hızlı, en seçkin ve aranan atlarını burada yetiştirip hükümdara saray erkanını armağan ediyor, ordunun süvari birliklerinin emrine teslim ediliyor.
Başarakavak bununla da kalmıyor. Bölgenin en ünlü ciritçileri buradan yetişiyor. Ardından haftalarca söz edilen meşhur cirit oyunları burada düzenleniyor.
Cirit yarışmalarına yöreden ünlü ciritçiler davet ediliyor. Kiçimuhsine’den, ulumuhsine’den, hele hele Bulamas’tan gelenlerin gösterileri günlerce hayranlıkla yâdediliyor, tâ Selçuklu’dan günümüze dek…
Not: Bu yazıdan da anlaşılacağı gibi köyümüzde cirit oynanmış ve bu gösteriler Konya Merkezde yapılmıştır.
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TARİH ANABİLİM DALI
YENİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI
1 NUMARALI KONYA ŞER’İYE SİCİLİ
(970–1019 / 1563–1610)
HAZIRLAYAN
Leyla ÖZPOLAT
42-16 Yûsuf bin Hızır’ın Nikâhı
Karye-i Kiçimuhsine’den Fâtıma bint-i Burak vekîli Resûl bin Kara Mahmûd şâhidân Hasan bin Âhî ve Mustafâ bin Velî güveği Yûsuf bin Hızır vekîli Hızır bin İlyâs şâhidân Hızır (bin) Burak ve ‘Alî bin Esbak(?) mehr-i mü’eccel ikibin akça olup ‘akd olundu.